Press ESC to close

The Playlist Dizisi ( Spotify Netflix Dizisi )

Çok uzunca bir zamandır doğru düzgün dizi izlemeye fırsatım olmuyordu. Mülakat sonucumun olumsuz gelmesi neticesinde, biraz kafa dağıtabilmek adına Netflix’te gezinirken harika bir diziye denk geldim. The Playlist isimli bu dizi, aslında Spotify isimli müzik uygulamasının başlangıcından halka arza kadar olan sürecini anlatıyor. 6 bölümlük bu mini dizi, beni adeta koltuğa sabitledi diyebilirim. Normalde dizi veya film izlerken sıkılan ben, bir yandan bitirmek ama bir yandan da hiç bitmemesini ister halde izledim 😅

Öncelikle bu dizi kimler için? diye soracak olursanız; eğer içinizde bir girişimci ruhun olduğunu düşünüyorsanız ya da kurumsal hayatta işlerin nasıl gittiğini merak ediyorsanız bu dizi sizde bazı fikirleri yerli yerine oturtabilir.

The Playlist Dizisi Fragmanı

The Playlist Dizisi Konusu

Henüz yirmili yaşlarındayken, içindeki yenilikçi arzuyu bir türlü atamayan bir genç. Tabi bu arzuyu çeşitli projelerde gösteren, ilk projesini 10 Milyon dolara satan bir genç.

Dizi, dönemin The Pirate Bay ile başlayan skandallarını da bizlere anlatıyor. İnternetin henüz yeni ortaya çıkması, beraberinde kaçak yayınları da getirmiş. Hele de İsviçre gibi bize göre gelişmiş gösterilen bir toplumda bu tarz olayların yaşanması çok ilginç. Tam bunlar olurken “durun bir çözümüm var” diye ortaya çıkan bir genç, işleri daha da karıştırıyor.

The Playlist dizisi, Spotify kurucusu Daniel Ek ve onun başından geçen olaylar silsilesini anlatan bir dizi. Bu dizide Spotify öncesinde Daniel’ın nelerle uğraştığından başlayıp, ardından Spotify’a geliniyor.

Dizi toplamda 6 mini bölümden oluşuyor. Her bölümde, projede yer alan birinin gözünden olaylar inceleniyor. Özellikle de avukat ve yazılımcının gözünden olan bölümler beni etkiledi.

The Playlist Dizisi Hakkında

Dizi, haftasonu bir çırpıda izlenip bitirilebilecek bir dizi. Lakin yukarıda da bahsettiğim gibi; özellikle de her karakterin gözünden olan bakış açısı çok çok iyi düşünülmüş. O dönemdeki teknik detaylar çok iyi işlenmiş. Eğer çok dillendirilmeyen bir yöntem var ise; dizinin içinde izah edilmiş. Tabi bir de kapitalizmin ne demek olduğu bu dizide çok net olarak anlaşılıyor.

DEHB isimli bir hastalığın olduğunu bilmiyordum. Aynı zamanda bu hastalığın dünyada %5 oranında görüldüğünü de. Yine aynı hastalığın, teknoloji sektöründe %30 oranında olduğunu ise hiç bilmiyordum. DEHB insanlarda sosyal taklit yeteneği olmadığı için, hep özgün kalıyorlarmış. Bu bilgi aşşırı ilgimi çekmiş olsa gereken; diziye dair belki de hatırladığım en net istatistik bilgileri bunlar😅

Tabi yerli girişimcilerin bu diziyi izlerken, yurtdışında işlerin nasıl farklı olduğunu görmeleri de cabası. Çoğu zaman yatırımcı dahi bulamadan biten çoğu start-up, bana ister istemez “acaba ülkemizde çıksaydı nasıl olurdu” sorusunu da sordurmadı desem yalan olur.

Dizi, ilk bölümüyle ihtiyacı ve görüşleri ortaya koyuyor. İkinci bölümüyle sektörü anlatıyor. Üçüncü bölüm, hukuk departmanının öneminden bahsediyor. Dördüncü bölümde yazılımcı. Beşinci bölümde yatırımcıya olan ihtiyaçtan. Son bölümde ise “benim start-up’ım çıkış mantığını kaybederse ne olur” un yanıtını veriyor.

Spotify Hakkında

Aslında üniversite hayatımın başlangıcıyla beraber bu uygulamayla tanıştım. Ancak bana oldum olası arayüzü hep çok karışık geldi. Aynı zamanda ücretsiz sürümünde değişik tonda bir beyefendinin reklam sunması itici geliyordu. Tabi bir de istediğim şarkı yerine bambaşka müzikleri çalması da aşırı saçmaydı. Hele bir de ( her ne kadar çalışsam da sonuçta ben bir öğrenciydim ) premium ayağına herkese ayrı fiyat sunması… Donanım haber ölücüleri 1 TL’den 2 TL’den dinlerken, o dönem için 15/20 TL gibi bir ücretti. Ki o dönem LPG 2,50 TL idi. 7 Litre LPG daha mantıklı geldi 😄

O dönemde genelde müzikleri cihazıma kaydedip, local üzerinden dinliyordum. Belki de en büyük avantajım, uzun süreli müzik dinlemek zorunda kaldığımdan; bu en uzun müzikler de genelde telifsiz klasik müzikler oluyordu. Hepsinin saatlik versiyonlarını kolayca bulabiliyorsunuz 😅

Ardından YouTube, Music uygulamasını duyurdu. Zaten hali hazırda kullandığım bir video uygulaması vardı. Sadece aynı mantık şarkılarda da geçerli olacaktı. O sebeple benimsemem çok da zor olmadı. Şu anda da hala daha kullanıyorum. Spotify’ı yıllar sonra Podcast dinlemek için kullanmak istedim. Yine onda da araya reklam girmeye çalışınca yine aramız bozuldu.

Gençliğimde ben tüm bunları yaşarken, arka planda böylesi bir uğraşın olduğunu bu diziyle öğrendim. Ha bu fikrimi değiştirdi mi? Şu anda bu yazıyı yazarken kulaklığımda yine YouTube music var. Tabi yıllar ve zaman ne gösterir bilinmez. Lakin diziyle beraber Spotify tarafında olumlu/olumsuz bir hareketlenme olacaktır.

The Playlist Dizisi dilerseniz Netflix üzerinden rahatlıkla izleyebilirsiniz.

Haemos

Merhaba ! Kitap önerileri, gezilecek yerler ve farklı aktiviteler hakkında yazılar yazıyorum. Burası da benim güncem.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir